Mağusa ve Kıbrıs “Akdenizin Çöplüğü” Olamaz

Uzun bir süredir bölgemiz ve ülkemiz, bölge ülkelerinin, her türlü hastalığa ve çevre kirliliğine yol açan, atıkların depolandığı bir konuma getirilmiştir.

Ayrıca “yatırım” maskesi altında başta kanserler olmak üzere her türlü hastalık ve çevre felaketi ile sonuçlanabilecek; turizm, eğitim alanları ile insanların yoğun olarak yaşadığı bölgeler dışında tutulması gereken bu sözde “yatırım”ların transfer edildiği bir bölgeye de hızla dönüşmekteyiz.

Ülkemiz Akdeniz’in gözde, en doğal ve en temiz adalarından biri iken şu anda “Akdenizin Çöplüğü” haline sokulmaktadır.

Mağusa “Serbest Liman”da uzun süredir her türlü atık maddelerin depolandığına şahit oluyoruz. Silikozis hastalığına davetiye çıkaran Silica isimli maddenin depolanmasından tutun, Mersin’den sökülen ATAŞ Petrol Dolum Tesislerinin hurdalıklarına kadar Mağusa her türlü tehlikeli yüke ev sahipliği yapmaktadır. Mağusa’nın en kalabalık bölgesi olan Karakol bölgesine komşu olan Serbest Liman, sözde bir serbest liman olup, büyük oranda dökme yüklerin, çimento gibi uçuşan kimyasal maddelerin, kanserojen kumların ve adanın kuzeyinden, güneyinden  toplanan her cins hurdalıkların depolandığı bir alandır. Bu unsurlar Mağusa’nın Kıbrıs’ın kanser ve solunum sistemi hastalıklarında 1 numaralı bölgesi haline gelmesinde en önemli rolü oynamaktadır. Ayrıca bölgede kirlenmeye katkı koyan bir başka unsur olan tersane de söz verildiği halde bir türlü yerleşim bölgesi dışına çıkarılamamakta, hatta kapasite artırımına giderek daha büyük tehdit oluşturmaktadır.

Mağusa-İskele bölgesinde çevre kirliliğine ve hastalıklara yol açan diğer etken de “Kalecik Elektrik Santrali”dir. Yine defalarca söz verildiği halde “Filtresiz Bacası” ile kanserojen gaz ve atıklarını kilometrelerce öteye yaymaktadır.

Yine Kalecik’te bulunan “Petrol Dolum Tesisleri”nin ise her yıl bölgeye dolum/boşaltım işlemleri esnasında akıttığı yüzbinlerce metre küp petrolün ve yağın yarattığı deniz ve sahil kirliliğini inanılmaz boyutlarda yaşamaktayız. Ayrıca akan bu petrolden sıvılaşan ve soluduğumuz havaya karışan uçucu bir gaz olan Benzen ise lösemi, lenfoma, multiple myeloma gibi kan kanserleri ve hastalıklarının bir numaralı sebebidir.

Tüm bu gerçekler bölgemizi tehdit ederken yeni bir yatırım olarak “Petrol Dolum Tesisleri” için bölgemiz ve ülkemizin düşünülmesi “CİNAYET”le eşdeğerdir. Böyle bir düşünce bölgemizde bir katliama davetiye çıkarmak demektir.

Lefke bölgesi için hazırlanan ısmarlama ÇED raporunu bile incelediğimizde, böyle bir tesisin bölge için son derece RİSKLİ olduğu  yazılmıştır. Turizm, eğitim ve meskun mahalde bulunmasının hayatı tehdit edebileceği, gerek içerdiği petrol ve atıklarının, gerekse denize dolgu yapılması ile beraber deniz ve karada yaşayan ve nefes almamızı sağlayan canlıları yok edeceği, zaten yeteri kadar çevre kirliliği yaratan etkenlerin Lefke’de var olduğu ve bundan dolayı bu yatırımın bölge için uygun olmadığı Raporda gayet net olarak ifade edilmiştir.

Kaldı ki artık AB normlarına göre ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporlarının bile yeterli olmadığı, SGED (Sürdürülebilir Gelişme Etki Değerlendirme) raporlarına gereksinim duyulduğu da başka bir gerçektir.

Tüm bu gerçekler ve bilgiler ışında biz aşağıda imzası bulunan örgütlerin yer aldığı Mağusa Çevre Platforumu olarak, böyle bir tesisin ve yatırımın Mağusa’ya veya ülkemizde sivil toplumun göreceli olarak daha örgütsüz olduğu herhangi bir yerine yapılmasına bizlerle önceden diyalog kurulup görüşlerimiz alınmadan ve ikna olmadan kesinlikle müsaade etmeyeceğimizi, bunun için de her türlü mücadeleye hazır olduğumuzu bildiririz.

Dr.Okan DAĞLI 22 Eylül 2011

MAĞUSA ÇEVRE PLATFORUMU
Mağusa İnsiyatifi
Mağusa Suriçi Derneği (MASDER)
Yeşil Mağusa Derneği (YEMAD)
Yeşil Barış Hareketi
Mağusa Kültür Derneği
Aydınlık Yarınlar Hareketi
KTAMS
KTÖS
KTOEÖS
DAÜ-SEN
Güç-Sen

 

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir