Mağusa İnsiyatifi hakkında Okan Dağlı’yla söyleşi

Mağusa İnisiyatifi’nden bahseder misiniz? Gerek Mağusa’da gerekse ada sathında isminden çok bahsettiren bu sivil inisiyatif nasıl doğdu?

İnisiyatifi kuran üyeler 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren yapılan iki toplumlu çalışmalar ve çalıştaylarda aktif olan kişilerdi. Yıllarca çeşitli yapılar içinde çalışmalar yapmış bu kişiler 2010 yılında bir araya gelip Mağusa İnisiyatifi’ni kurdular. Yüzlerce kişinin altına imza attığı bir deklarasyonla Mağusa ve Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne son verebilmek için bölünmüş Mağusa kentinin yerelden oluşturacağı dinamiklerin, uzayıp giden ve yarım asırdır çözülemeyen Kıbrıs sorununun çözümünde de ciddi rol oynayabileceğini söyleyen aktivistler bu görüşlerini Mağusa Suriçi-Liman ve Maraş üçgeninde dile getirdiler.

Ayrıca bugüne kadar yaptığı çalışmalarla İnisiyatif, sadece bölge ve ada sathında değil tüm dünya tarafından bilinen bir hareket durumuna gelmiştir. Aktivistlerinin görüş, düşünce ve eylemleri New York Times, The Guardian gibi uluslararası gazetelerde ve birçok medya kuruluşunun yayınlarında yer almıştır.

Genelde sivil örgütlerimizi yerelde görmek pek mümkün değilken, demokrasiyi tabana yayma konusunda başarılı bir toplum değiliz. Mağusa İnisiyatifi ise biraz farklı. Daha çok Mağusa kentinde örgütlenmiş, yerel sorunlarla olduğu gibi ülkedeki demokratik ve barışçı duruşa de örnek olabiliyorlar.

Mağusa İnisiyatifi kentte birçok farklı katmandan ve meslekten insanlarla beraber çalışıyor. Elektronik ortamı çok iyi kullanıyor. Herkes ayni kentte yaşadığı için sürekli birbirleri ile görüşüyorlar. Bu aralarındaki düzenli ve günlük iletişimleri de gündemi yakalamalarına sebep oluyor. Sadece Mağusa bölgesindeki bir haksızlığa veya antidemokratik ya da barış karşıtı bir duruma değil, adadaki güncel olaylara da katkı ve görüş koyuyorlar.

Örneğin DAÜ içerisindeki ilkokul, ortaokul ve lise (DAİ-DAK) Türkiye’den gelen bir eğitim kurumuna sorgusuz sualsiz peşkeş çekilirken ya da DAÜ içine AVM yapılırken tepki koyan aktivistler, sürekli ölümlü kazalara neden olan Mağusa hastanesine giden ölümcül viraja karşı da yolu kapatıp eylem yapmışlardır. Adaya barış gelebilmesi için Mağusa’daki potansiyelin yani atıl durumdaki Suriçi-Liman ve Kapalı Maraş’ın hayat bulmasıyla beraber yaratacağı ekonomik ve politik ivmeyle Kıbrıs sorununa ciddi bir hareketlilik katabileceğini söylem ve eylemleriyle desteklemektedirler.

İnisiyatif bölgedeki iki toplumlu çalışmaların da ciddi bir adresi durumuna gelmiştir. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Mağusa bölgesinde yani Mağusa’nın Kuzey ve Güneyinde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların tekrardan bir araya gelme ve barışma sürecinde İnisiyatif baş rol oynamıştır. İki toplumun kaynaşması için “ötekileştirilmiş” toplumla empati yapmıştır. 58 yıldır kapalı duran ve geçmişte Mağusa Suriçi’nde yaşayan Kıbrıslı Rumlar için çok önemli anıları barındıran Agios Ekserinos Kilisesi’ni Kıbrıslı Rumlardan talep gelmeden periyodik ayinlere ve Paskalya (Kutsal Cuma) Törenlerine açmıştır. Kapılar açıldıktan sonra Kuzeye geçmeyen birçok Kıbrıslı Rum ilk kez bu törenlerle beraber Mağusa’ya gelmişlerdir. CNN ve PIK televizyonları 58 yıl sonraki Kutsal Cuma etkinliğini tüm dünyaya canlı yayınlamıştır.

Bu noktada özellikle Mağusa’da milliyetçi kesimlerde oluşan tepkileri inisiyatif aktivistleri insanlarımızla teker teker konuşarak, iletişime girerek aşılmasını sağlamıştır. Bir önceki törende evine bayrak çekip protestosunu yapan aileler ertesi yıl kente gelen Hristiyanlara çay/kahve yapmıştır.

Birlikte Semazen Gösterileri, Kataklismos (Deniz Panayırı), konserler ve söyleşiler düzenleyen Mağusalı Kıbrıslı Türk ve Rumlar ada çapında herkese örnek olmuşlardır.

Son olarak da aralarındaki iletişimi artırmak ve bulunacak çözümle beraber Federal Çözüme evet oylarına katkı yapacak, güven yaratacak Derinya kapısının açılış eylemini eş zamanlı sınırın her iki yanında beraber düzenlemişlerdir. Bu eylem sonrasında liderler kapının açılma kararını üretmişlerdir.

Yaptığınız iki toplumlu çalışmalar Mağusa halkı ve iki toplum arasında destek buluyor mu?

Bu sorduğunuz soru bizim için çok önemli. Biz sürekli yaptığımız kamuoyu yoklamaları ile halkımızın bizim çalışmalarımız ve görüşlerimiz hakkında düşüncelerini ölçüyoruz. Son iki yıl içinde 2 kez kamuouyu yoklaması yaptık. Her iki yoklamada Mağusalı Kıbrıslı Türkler (ki bu çalışma tüm mahalleleri kapsmaktadır) %70 civarında bizlere destek vermişlerdir.

Ayni şekilde iki ay önce Güney Kıbrıs’ta yapılan bir çalışmada ise Mağusalı Kıbrıslı Rumların Kıbrıs’ta Federal bir çözüme % 70 civarında bir destek verdiklerini görüyoruz ki bu oran Baf’ta %34 civarındadır!

Yatay bir örgütlenmeye sahibiz, o yüzden yeni aktivistlerin katılımına her zaman açığız. Mağusa için çalışmak, Kıbrıs için çalışmak yaşadığı kenti dönüştürmek isteyenlerin özgürce kendini ifade edebileceği bir alan yaratmayı hedeflediğimiz için yeni insanları da aramıza almak bizim için son derece önemli. O yüzden niyeti olup henüz erişemediklerimize de buradan yine bir çağrı yapalım. Bizlere ulaşsınlar, aramıza katılsınlar.

Son olarak çalışmalarınızla ilgili ne diyeceksiniz?

Bizler barış ve toplumların biraraya gelme süreçlerine önemli katkılar yaptığımızı düşünüyoruz. Bu katkıları yapmaya devam edeceğiz. Kentimizin sivilleşmesine yönelik çalışırken, hayalet bir kentle bir arada yaşamasına karşı da görüş, düşünce ve eylem üretmeye devam edeceğiz. Son olarak Cumhurbaşkanı Akıncı ile yaptığımız görüşmede Mağusa’nın Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenmesi konusunda çalışma yapmasını talep ettik. Bu konuda Mağusalı Kıbrıslı Rum paydaşlarımızla hemfikiriz. Tüm dünyanın en önemli Ortaçağ kentlerinden biri olan ve açık müze olması gereken Mağusa iki toplumun da göz bebeğidir ve bu görüşümüz Kıbrıslı Rum liderliği tarafından da olumlu karşılanmıştır.

Mağusa bölgesinde gerek sosyal gerekse ekonomik alanda ciddi bir işlev görecek Derinya kapısının açılması konusunda ısrarımız devam ediyor. Bu konuda da sivil otorite bizimle ayni görüşte olduğu halde malum engellere takılmış durumdayız.

Ayrıca Kapalı Maraş’ın, “Hayalet Kent” durumundan kurtarılması için ilk adım konusunda cesaretli olmalıyız. Bunun için de bölgeye uzman ekiplerin girmesi, kentin 41 yıllık enkazdan nasıl kurtarılacağına dair tespit ve fizibilite çalışmalarına başlaması gerekmektedir. Ayni şekilde Mağusa limanında da 41 yıldır herhangi bir şekilde günün koşullarına uygun bir geliştirme ve iyileştirme yapılmamıştır. Zoraki ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bu konuda da uzman ekiplerin limanda çalışma yapması önerimiz vardır. Hangi uzmanların gireceği, nasıl bir çalışma ile raporların ne kadar bir sürede hazırlanacağı konusunda çok ciddi çalışmalarımız vardır.

Tüm bu konularda çalışmalarımız önümüzdeki dönemde de artarak devam edecektir. Bu çalışmaları yaparken da kitleselleşme ve katılımcılığı da önümüze hedef olarak koymuş durumdayız.

Okan Dağlı

Mağusa İnisiyatifi aktivisti