Kalecikte yaşanan çevre felaketi ile ilgili Mağusa İnisiyatifi tarafından yapılan basın açıklaması:
Üç gün önce Kalecik’te AKSA Elektrik Santralinde gemiden petrol boşatımı esnasında kabul edemeyeceğimiz gerekçelerle denize ciddi oranda petrol akmış ve bir çevre felaketi yaşanmıştır. Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Mehmet Harmancı’nın yaptığı açıklamaya göre 100 ton üzerinde akaryakıt denize boşalmıştır ve hasar 7 ila 10 km’lik bir alana yayılmıştır.
Benzeri bir çevre felaketinin 12 Mart 2013 tarihinde ALPET’e ait Kalecik’teki Petrol Dolum Tesislerinde yaşandığı basına yansımıştır. Son üç ay içinde endişe verici çevre hasarına yolan açan 2 benzer felaket gerek adanın doğal hayatını, gerek bölgede yaşayan insanların sağlığını gerekse turizm açısından da önem arz eden denizlerimizi ciddi risk altında bırakmaktadır.
Toplumun sağlığını ve çevreyi korumak, özel şirketlerin bu bağlamda ortaya çıkacak ihmalleri ya da kar amacı güdecek olumsuz eylemlerini önlemek ve denetlemek devletin sorumluluğundadır. Yaşanan son olaylar, ülkemizde devletin denetim yetisinin zayıflığını gözler önüne sermiştir ve elektrikte daha fazla özelleştirmeyi savunanlar için cevap niteliğindedir. Bu tip çevre felaketlerinin önlenmesi ya da ilk müdaheleyi belirlemek için yürürlükte herhangi bir hareket planının ya da gerekli teknik teçhizatın mevcut olmadığı da bir kez daha görülmüştür.
Dünya denizlerinde petrol taşınması esnasında yaşanan onlarca büyük deniz felaketi sonucunda, Uluslarası Denizcilik Örgütü (IMO), Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bünyesinde bir çok uluslarası konferanslar düzenlenerek oluşabilecek petrol sızıntılarını ve çevre facilarını önlemek için petrol taşıyan gemilerin sahip olması gereken fiziksek özellikler, teçhizat ve denizcilerin eğitim ve yeterliliklerini denetleyen uluslarası standardlar belirlenmiştir.
Bu konferanslardan sonra ele alınan yasal düzenlemeler daha sonra dünyanın bir çok ülkesinde yasalaştırılarak bağlayıcı hale getirilmiştir. KKTC Meclisi de 1999’da geçirdiği iki onay yasası ile bu uluslarası anlaşmaların en önemlilerinden iki tanesini onayarak yasalaştırmıştır . Bunlar “Gemilerden Denizlerin Kirlenmesinin Önlenmesi Hakkında Uluslarası Sözleşme” (MARPOL 1983) ve “Uluslarası Denizde Can Güvenliği Sözleşmesi 1974 ile Uluslarası Denizde Van Emniyeti Protokolü” (SOLAS 1973).
Bu sözleşmelerde özellikle petrol taşıyan gemilerin, petrol sızımı dolayısı ile denizlere ve insan sağlığına verebilecekleri hasarı sıfıra indirmek için alınması gereken önlemler sıralanmaktadır.
Ancak ilgili sözleşmeler yasalaştırılmış olmakla birlikte bu yasların işlerlik kazanması için halen devlet bünyesinde gerekli alt yapı ile kurumların oluşturulmadığı, onay yasalarına bağlı tüzük ve yönetmeliklerin kaleme alınmadığı gözlemlenmektedir.
Mağusa İnsiyatifi olarak talebimiz AKSA’nın ihmalkarlığı üzerine sürdürülen soruşturmanın KKTC Meclisi tarafından onaylanan uluslararası sözleşmeler ve sair yasalar çerçevesinde bilirkişiler tarafından titizlikle yürütülmesi ve sorumluluğun tespiti halinde derhal gerekli yaptırımların uygulanması, aynı zamanda soruşturmanın sonuçları beklenmeden yaratılan kirlilik ve hasarın giderilmesi için en hızlı şekilde hareket edilmesi ve bölgenin temizlenmesi için çalışan işçilerin sağlık ve emniyetlerinin sağlanmasıdır.
Bununla birlikte, ileride yaşanabilecek felaketleri önlemek için gelecek hükümetin KKTC Meclisi tarafından onaylanan uluslarası sözleşmeleri işlevsel hale getirmesi, gemi sahiplerinin fiil ve eylemlerini denetleyecek bir denizcilik müsteşarlığı ve ilgili idari birimlerini kurması ve bu bağlamda sıkı bir denetim mekanizması yaratması elzemdir.
Devletin ve AKSA’nın sorumluluğunu vurgulamak ve çevre felaketlerinin hesabının sorulacağını göstermek için 21 Temmuz 2013 Pazar günü saat 10:00’da AKSA Kalecik Tesisleri önünde düzenlenecek eyleme hep birlikte katılmak çok önemlidir.
Sıla Uluçay
Mine Güçlüer